66. Cannes Film Festivali, Baz Luhrmann'ın çektiği ve Leonardo di Caprio'nun başrolünde oynadığı 'The Great Gatsby'nin gösterimiyle bugün başladı. Festival gün gün özel yayınlarla ve kapanış töreni ise NTV'den canlı olarak yayınlanacak.
PARİS - 66. Cannes Film Festivali'nde perde bugün açıldı. Beyazperdenin önemli isimlerini ve yıldızlarını ağırlayacak festival 26 Mayıs'ta sona erecek.
Cannes
Film Festivali gün gün özel yayınlarla NTV'den canlı olarak
yayınlanacak. Açılış töreni gibi kapanış töreni de yine NTV'den
izlenebilecek.
Festival dolayısıyla sinema dünyasının ünlü isimleri Kırmızı Halı'da boy göstermek için Cannes'a akın edecek
Bu
yılki festivalde Türkiye'den bir film yarışmıyor. Ancak yönetmen Semih
Kaplanoğlu, Jane Campion’un başkanlık ettiği Cinefondation jürisinde yer
alacak
Altın Palmiye heyecanı
Amerikalı yönetmen ve yapımcı Steven Spielberg'in başkanlığını yapacağı jüride, Hintli oyuncu Vidya Balan, Japon yapımcı Naomi Kawase, Avustralyalı oyuncu Nicole Kidman, Fransız yönetmen ve oyuncu Daniel Auteuil, İngiliz yönetmen Lynne Ramsay, yönetmen Ang Lee, Rumen yönetmen ve yapımcı Cristian Mungiu, Avusturyalı aktör Christopher Waltz yer alıyor.
Amerikalı yönetmen ve yapımcı Steven Spielberg'in başkanlığını yapacağı jüride, Hintli oyuncu Vidya Balan, Japon yapımcı Naomi Kawase, Avustralyalı oyuncu Nicole Kidman, Fransız yönetmen ve oyuncu Daniel Auteuil, İngiliz yönetmen Lynne Ramsay, yönetmen Ang Lee, Rumen yönetmen ve yapımcı Cristian Mungiu, Avusturyalı aktör Christopher Waltz yer alıyor.
Avustralyalı
yönetmen Baz Luhrmann'ın çektiği ve Leonardo di Caprio'nun başrolde yer
aldığı "The Great Gatsby" ile açılan festivalde yarışacak uzun metrajlı filmler ise şöyle:
Only God Forgives, Yön: Nicolas Winding Refn
Only God Forgives, Danimarkalı yönetmen Nicolas Winding Refn ve Amerikan sinemasının gerçek yıldızlarından Ryan Gosling’i, Drive’dan sonra bir kez daha bir araya getiriyor.
Only God Forgives, Danimarkalı yönetmen Nicolas Winding Refn ve Amerikan sinemasının gerçek yıldızlarından Ryan Gosling’i, Drive’dan sonra bir kez daha bir araya getiriyor.
Gosling’in
okur okumaz bayıldığı senaryonun Refn’e ait olduğu filmde, Drive’da
olduğu gibi yine şiddet dolu bir intikam hikayesi izleyeceğiz.
Filmin
konusuna gelirsek; Julian (Ryan Gosling), ailesinin uyuşturucu
kaçakçılığı işlerini perdelemek için bir Thai boksu kulübü işlettiği
Bangkok’da yaşar. Suçlar ve suçlular dünyasında çok saygı gören birisi
olsa da içten içe büyük bir boşluktadır ve hiçbir şey hissetmeyen bir
adama dönüşmüştür. Julian’ın ağabeyi Billy bir fahişeyi öldürünce,
emekli ve ünlü bir polis olan Chang tarafından ortadan kaldırılır. Güçlü
bir örgütün lideri olan anneleri Jena (Kristen Scott Thomas) ise oğlu
Julian’dan intikam ister. Ryan Gosling ve Kristen Scott Thomas mevzu
bahis olunca, bizi şahane bir Refn filminin beklediği aşikar. (YerGösterici)
Behind the Candelabra, Yön: Steven Soderbergh
sinemayı bıraktığını söyleyen usta yönetmen Soderbergh'in Cannes'da yarışan filmi, piyanist, inanılmaz bir şovmen ve sahne ve televizyonun göz alıcı yıldızı Liberace'yi odağına alıyor.
sinemayı bıraktığını söyleyen usta yönetmen Soderbergh'in Cannes'da yarışan filmi, piyanist, inanılmaz bir şovmen ve sahne ve televizyonun göz alıcı yıldızı Liberace'yi odağına alıyor.
Şovmenlikle, ışığıyla ve abartıyla özdeşleşmiş bir isim olan Liberace izleyicilerin onu sevmesine ve 40 yıllık kariyeri boyunca ona sadık bir hayran kitlesi oluşturmasına neden olan dünyaca ünlü bir artistti.
Liberace
hem sahnede hem sahne dışında aşırı uçlarda bir yaşam sürdü. 1977
yazında, yakışıklı ve genç yabancı Scott Thorson soyunma odasına girdi
ve aralarındaki yaş farkına ve farklı dünyalara ait olmalarına rağmen,
aralarında beş yıl sürecek bir ilişki başladı. Behind the Candelabra bu
ilişkinin kamera arkasını Las Vegas’taki Hilton Hotel’de tanışmalarından
acı ayrılıklarına kadar her şeyiyle gözler önüne seriyor.
Le Passe, Yön: Asghar Farhadi
Son yıllarda hiçbir yönetmen (sadece bir filmiyle) Asghar Farhadi kadar heyecanlandırmamıştı sinema severleri. ‘Bir Ayrılık’ filmi ile büyük bir hayran kitlesi yaratan Farhadi, İran sinemasına da yeni bir soluk aldırdı. İran Yeni Dalga’nın şiirsel varoluşçuluğunun dışına çıkarak toplumsal alanın baskısını bir ‘kaza mahali’ olarak ‘aile’nin olmamışlığıyla buluşturdu. ‘Bir Ayrılık’ı bu kadar özel kılan ise ahlaki düzenin ekonomiden ve toplumdan bağımsız olamayacağını hiçbir numaraya başvurmadan güçlü bir sinemayla ortaya koymasıydı.
Le Passe, Yön: Asghar Farhadi
Son yıllarda hiçbir yönetmen (sadece bir filmiyle) Asghar Farhadi kadar heyecanlandırmamıştı sinema severleri. ‘Bir Ayrılık’ filmi ile büyük bir hayran kitlesi yaratan Farhadi, İran sinemasına da yeni bir soluk aldırdı. İran Yeni Dalga’nın şiirsel varoluşçuluğunun dışına çıkarak toplumsal alanın baskısını bir ‘kaza mahali’ olarak ‘aile’nin olmamışlığıyla buluşturdu. ‘Bir Ayrılık’ı bu kadar özel kılan ise ahlaki düzenin ekonomiden ve toplumdan bağımsız olamayacağını hiçbir numaraya başvurmadan güçlü bir sinemayla ortaya koymasıydı.
Yeni filmi merakla beklenen Farhadi, herkesi şaşırtan bir karar alarak filmini ülkesinden uzakta, Fransa’da çekti.
Filmin
sinopsisi ve ilk fragmanı bile heyecanlandırmaya yetti bizleri. ‘Bir
Ayrılık’ filmini tersine çeviren Farhadi, Fransız eşiyle sorunlar
yaşayan bir adamın eşi ve iki çocuğunu terk ederek İran’a dönmek
isteyişini konu alıyor.
Filmin
kadrosunda ‘The Artist’ filminden hatırladığımız Berenice Bejo, ‘Un
Propheté’te muazzam oyunculuğuyla dikkatleri çeken Tahir Rahim, Dariush
Mehrjui'nin Leyla filminden bildiğimiz İranlı oyuncu Ali Mosaffa ve ‘Bir
Ayrılık’ta yargıç olarak karşımıza çıkan usta oyuncu Babak Karimi var.
Cannes Film Festivali’nde yarışacak ‘The Past'i Türkiye’de ise en erken
Filmekimi’nde göreceğimizi umuyoruz. (YerGösterici)
Inside Llewyn Davis, Yön: Coen Brothers
Coen Kardeşler'in yine bir dönem dramasına imza attıkları Inside Llewyn Davis, 1960'lı yılların New York'unda geçiyor.
Inside Llewyn Davis, Yön: Coen Brothers
Coen Kardeşler'in yine bir dönem dramasına imza attıkları Inside Llewyn Davis, 1960'lı yılların New York'unda geçiyor.
1960'lı
yılların başında Greenwich Village, folk müziğin devrimine sahne olur.
Film ünlü folk sanatçısı Dave Van Ronk'un hayatından ilhamla yola
çıkarak, dönemin müzik piyasasında yaşananları ünlü sanatçılar Bob
Dylan, Joan Baez ve Joni Mitchell eşliğinde beyazperdeye taşımakta.
Filmin başrollerinde Justin Timberlake, John Goodman ve Carey Mulligan yer alıyor.
La Grande Bellezza, Yön: Paolo SorrentinoRoma'da
yaşayan Jep Gamberdella, 65 yaşına gelmiş ve sıkça gençliğini özlemekte
olan bir yazardır. Gençliğinde yazmış olduğu 'The Human Camera' ile
büyük bir başarı yakalamış ve Roma yüksek sosyetesine kabul edilerek
ihtişamlı bir hayat sürmeye başlamıştır. Hayatı başarılarla geçen Jep,
bu süreçte tanıdığı insanların değişimlerine ve insanlıktan çıkma
noktasına geldikleri bir krize tanık olur. Hayallerinde masumiyetini
koruyan tek şey ise gençlik aşkıdır. Artık yeniden yazma zamanının
geldiğine karar verir.
Son
olarak 2011 yapımı This Must Be the Place'e imza atan Paolo
Sorrentino'nun yazıp yönettiği filmin başrollerini Toni Servillo, Carlo
Verdone ve Sabrina Ferilli paylaşıyor.
Nebraska,Yön: Alexander Payne George
Clooney'nin başrolünde olduğu ve Oscar'da boy gösteren 'The
Descendants'ın ardından Alexander Payne 'Nebraska' ile sinemaseverlerle
buluşuyor.
Aralarında
sorunlar olan alkolik bir babayla oğlunun Montana’dan Nebraska’ya
yaptıkları yolculuğu ve Nebraska’da başlarından geçen kötü olayları
anlatan siyah-beyaz çekilmiş filmde Bruce Dern, Will Forte ve Stacy Koch
başrolleri üstlendi.
Only Lovers Left Alive, Yön: Jim JarmuschSinema
tarihinin en nevi şahsına münhasır yönetmenlerini saymak istesek; bu
listenin ilk sıralarında yer alacak isimlerden biri Jim Jarmusch olurdu
şüphesiz. Amerikan bağımsız sinemasının “şairi” (film isimleri bile bunu
gösteriyor) Jarmusch’un etkisi altına giren birinin hayatı boyunca
iflah olmayacağı da kesin.
İlk
filminden bu yana bir kez olsun seyircisini hayal kırıklığına
uğratmayan çok yönetmen olmasa gerek. Süreki Tatil’den Cennetten’de
Garip’e, Kahve ve Sigara’dan Ölü Adam’a her filminde şiir, dostluk ve
sınırsızlık üzerinden özgürlüğün/bağımsızlığın ‘hakiki’ evrenini kuruyor
usta yönetmen. Yeni filmi ‘Only Lovers Left Alive’ı ilk duyduğumuzdan
bu yana heyecanımız yatışmadı. Çekimlerinin bir bölümü Almanya’da
gerçekleşen film, Adam ve Eve isminde iki vampirin yüzyıllar süren
sonsuz aşkını konu alıyor. Adam ve Eve’in ölümsüz ve uzun soluklu
aşkları Eve'in küçük kız kardeşi Ava tarafından bozulacaktır...
Filmin
baş karakteri Adam yeraltı müzisyeni olunca merakımız daha da artıyor.
Müzik, aşk ve sonsuzluğun Jarmusch sinemasında bürünebileceği anlamları
düşününce beklentimizin boşa çıkmayacağı da kesin.
Jarmusch
sinemasının alamet-i farikası olan oyuncu seçimleri ise bu filmde de
geçerli. Tom Hiddleston ve Tilda Swinton'ın yanı sıra Mia Wasikowska,
John Hurt ve Anton Yelchin kadroda yer alan isimler. (Yer Gösterici)
Jeune & Jolie, Yön: François Ozon
17 yaşındaki genç bir kızın, dört mevsimde yaşadıklarını arka plandaki dört farklı şarkı eşiliğinde anlatan Jeune & Jolie, genç bir kızın tutku ve cinselliği keşfetme ve hayatını bu şehvet üzerine kurmaya başlama öyküsünü perdeye yansıtıyor.
17 yaşındaki genç bir kızın, dört mevsimde yaşadıklarını arka plandaki dört farklı şarkı eşiliğinde anlatan Jeune & Jolie, genç bir kızın tutku ve cinselliği keşfetme ve hayatını bu şehvet üzerine kurmaya başlama öyküsünü perdeye yansıtıyor.
Son
filmi Dans la maison ile Golden Shell ve San Sebastian Festivali Jüri
Özel Ödülü'nü kazanan François Ozon'un bir yıl sonra çektiği filmi Altın
Palmiye'nin öne çıkan filmleri arasında.
Wara No Tate, Yön: Takashi Miike
Japon siyasetçi Ninagawa'nın torunu şaşırtıcı bir şekilde öldürülmüştür ve bu konuyla ilgili ellerinde şüphelinin adı vardır. Suçlunun geçmişi de sabıkalı bir katil olduğu bilinmektedir. 3 ay sonra Ninagawa en büyük 3 gazeteye ilan verir. Bu katili öldüren her kim olursa çok büyük bir ödülle mükafatlandırılacaktır. Bunun üzerine korkuya kapılan Kunihide polise teslim olur. Fakat Ningawa tarafından teklif edilen mükafat o kadar büyüktür ki , suçlunun transferi kesinlikle kolay olmayacaktır.
Japon siyasetçi Ninagawa'nın torunu şaşırtıcı bir şekilde öldürülmüştür ve bu konuyla ilgili ellerinde şüphelinin adı vardır. Suçlunun geçmişi de sabıkalı bir katil olduğu bilinmektedir. 3 ay sonra Ninagawa en büyük 3 gazeteye ilan verir. Bu katili öldüren her kim olursa çok büyük bir ödülle mükafatlandırılacaktır. Bunun üzerine korkuya kapılan Kunihide polise teslim olur. Fakat Ningawa tarafından teklif edilen mükafat o kadar büyüktür ki , suçlunun transferi kesinlikle kolay olmayacaktır.
Uzak doğulu usta yönetmen Takashi Miike'nin rahatsız edici sinemasının bu hikayede nasıl kendini göstereceği merak konusu.
The Immigrant, Yön: James Gray
1920'lerde, Ewa Cybulski ve kardeşi Magda doğdukları ülke Polonya'yı terk ederek New York'un yolunu tutarlar. Ellis Ada'sına geldiklerinde Magda verem hastalığına yakalanır ve karantinaya alınır. Ewa yalnız ve kaybolmuş bir şekilde Bruno'nun ağına düşer, Bruno kadın ticareti yapmaktadır ve başarılı olmayı da kafasına koymuştur. Kız kardeşini kurtarmak için Ewa bütün fedakarlıklara hazırdır ve fahişelik yapmaya başlar. Bruno'nun kuzeni Orlando'nun gelişiyle birlikte, Ewa kendine güvenini geri kazanır fakat Bruno'nun kıskançlığı onları ölümcül bir deliliğe sürükler.
1920'lerde, Ewa Cybulski ve kardeşi Magda doğdukları ülke Polonya'yı terk ederek New York'un yolunu tutarlar. Ellis Ada'sına geldiklerinde Magda verem hastalığına yakalanır ve karantinaya alınır. Ewa yalnız ve kaybolmuş bir şekilde Bruno'nun ağına düşer, Bruno kadın ticareti yapmaktadır ve başarılı olmayı da kafasına koymuştur. Kız kardeşini kurtarmak için Ewa bütün fedakarlıklara hazırdır ve fahişelik yapmaya başlar. Bruno'nun kuzeni Orlando'nun gelişiyle birlikte, Ewa kendine güvenini geri kazanır fakat Bruno'nun kıskançlığı onları ölümcül bir deliliğe sürükler.
Two
Lovers, We Own the Night gibi filmleriyle bilinen James Gray'in
yönettiği filmde Jeremy Renner, Marion Cotillard ve Joaquin Phoenix
başrollerde.
Ve diğerleri;
Borgam, Alex Van Warmerdam
La Venus a la Fourrure, Roman Polanski
La Vie D’Adele, Abdellatif Kechiche
Soshite Chichi Ni Naru, Kore-eda Hirokazu
Tian Zhu Ding, Jia Zhangke
Grisgris, Mahamat-Saleh Haroun
Heli, Amat Escalante
Jimmy P., Arnaud Desplechin
Michael Kohlhaas, Arnaud Despallieres
Un Chateau en Italie, Valeria Bruni-Tedeschi
Ve diğerleri;
Borgam, Alex Van Warmerdam
La Venus a la Fourrure, Roman Polanski
La Vie D’Adele, Abdellatif Kechiche
Soshite Chichi Ni Naru, Kore-eda Hirokazu
Tian Zhu Ding, Jia Zhangke
Grisgris, Mahamat-Saleh Haroun
Heli, Amat Escalante
Jimmy P., Arnaud Desplechin
Michael Kohlhaas, Arnaud Despallieres
Un Chateau en Italie, Valeria Bruni-Tedeschi
Festivalin Belirli Bir Bakış (Un Certain Regard) bölümünde ise şu filmler yer alacak:
The Bling Ring, Sofia Coppola
Anonymous, Mohammad Rasoulof
The Bastards, Claire Denis
Bends, Flora Lau
Death March, Adolfo Alix Jr.
Fruitvale, Ryan Coogler
Grand Central, Rebecca Zlotowski
La Jaula de Oro, Diego Quemada-Diez
L’image manquante, Rithy Panh
L’inconnu du lac, Alain Guiraudie
Miele, Valeria Golino
Norte, hangganan ng kasaysayan, Lav Diaz
Omar, Hany Abu-Assad
Sarah prefere la course, Chloe Robichaud
The Bling Ring, Sofia Coppola
Anonymous, Mohammad Rasoulof
The Bastards, Claire Denis
Bends, Flora Lau
Death March, Adolfo Alix Jr.
Fruitvale, Ryan Coogler
Grand Central, Rebecca Zlotowski
La Jaula de Oro, Diego Quemada-Diez
L’image manquante, Rithy Panh
L’inconnu du lac, Alain Guiraudie
Miele, Valeria Golino
Norte, hangganan ng kasaysayan, Lav Diaz
Omar, Hany Abu-Assad
Sarah prefere la course, Chloe Robichaud
haber kaynağı (alıntısı): ntvmsnbc.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder