Mimarlar Odası'ndan yapılan açıklamada, her zaman başarılı
olamadıkları ve Emek Sineması örneğinin de bunlardan biri olduğu
belirtildi. Emek Sineması'nın yıkımının herhangi bir binanın yıkımı
olarak görülemeyeceği vurgulanırken gelinen noktanın 'utanç verici'
olduğu da açıklandı.
İSTANBUL
- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nin Karaköy'deki
binasında düzenlenen basın toplantısında biraraya gelen mimar,
akademisyen, koruma uzmanları ve sanatçılar, devam eden davalara rağmen
yıkılan Emek Sineması mücadelesinde gelinen son noktayı değrlendirdiler
ve ileriye dönük neler yapılabileceğini tartıştılar.
Toplantıda,
Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Prof. Dr. Cevat Erder, Mimarlar Odası
Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Başkanı Mücella Yapıcı, Mimarlar
Odası avukatı Can Atalay, yönetmen Erden Kıral ve Pelin Esmer ile oyuncu
Ahmet Rıfat Şungar konuşmacı olarak yer aldı.
Toplantının
açılış konumasını yapan ve Oda olarak yıllardır uzman görüşleri ve
uluslararası bilimsel kriterler çerçevesinde bir dönüşüm ve kültür
varlıklarının korunması için çaba gösterdiklerini dile getiren Mimarlar
Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Deniz İncedayı, her zaman
başarılı olamadıklarını ve Emek Sineması örneğinin de bunlardan biri
olduğunu söyledi. Emek Sineması'nın yıkımının herhangi bir binanın
yıkımı olarak görülemeyeceğini kaydeden İncedayı, mücadelelerini
südürmek noktasındaki kararlılıklarının altını çizdi. Emek Sineması'nda
gelinen noktayı 'utanç verici' sözcükleriyle açıklayan İncedayı, ruhsat
iptali için açtıkları dava sürerken binanın yıkılmasını da eleştirdi
Mimarlar Odası'ndan yapılan açıklama ise şöyle:
''Bugün
Emek Sineması'nın yaşatılması için verilen toplumsal mücadele, sadece
Emek Sineması için değil geleceğimizi ipotek altına alan bu tür kentsel
uygulamalara son verilebilmesi adına da son derece yaşamsal ve simgesel
bir anlam kazanmıştır.
Zira
bugün kamu adına kentimize dünya mirası niteliği kazandıran tüm
değerleri, kentsel topoğrafyayı, silueti, tarihi, kültürel-mimari miras
alanlarını korumak ve geleceğe aktarmakla görevli olan yerel ve merkezi
otoriteler; ulusal ve uluslar arası bilim ve meslek çevrelerinden gelen
bütün uyarılara, devam eden yargı süreçlerine karşın bu alanları
yenileme projeleri ve/veya dönüşüm projeleri adı altında yıkıma terk
etmektedirler.
Ayrıca,
bu uygulamalar yargıyı yanlış yönlendirmeyi meslek edinen, sayıları üçü
beşi geçmeyen bazı bilirkişilerin hazırladıkları ve genellikle sermaye
şirketlerinin hazırlattıkları, istenilen sonuca göre koşullandırılmış
raporlara dayanılarak meşrulaştırılmaya çalışılmakta, siyasi ve idari
otoriteler bu yolla yükümlülüklerinden kurtulmaya çalışmaktadırlar.
İstanbul
gibi dünya mirası eşsiz bir kentin çekim noktasındaki bir sit alanında
böylesine toplumla bütünleşmiş; başta sanat ve sinema severler olmak
üzere İstanbulluların kültürel simgesi, toplumun ortak malı ve değeri
olan Emek Sineması, Beyoğlu ve tüm İstanbul sermayenin sonu gelmeyen
tüketim ve metalaşma politikalarına kurban edilmektedir.
Yargı
kararlarının gecikmesini fırsat bilerek bütün uyarılarımıza rağmen
Sulukule, Tarlabaşı ve son olarak da Tekel Likör Fabrikası'nı rant
projelerine kurban ettiniz. Gecikmiş de olsa Sulukule ve Likör
Fabrikası'nda yargı kararları ile haklılığımız kanıtlandı. Ancak
hukuksal tabirle 'geri dönüşü mümkün olmayacak' zararlara neden olundu.
Bu
nedenle daha büyük zararlara neden olmamak üzere başta Kültür ve Turizm
Bakanımız, İstanbul ve Beyoğlu Belediye Başkanları ile Sosyal Güvenlik
Kurumu yetkilileri olmak üzere tüm ilgililere bir kez daha sesleniyoruz:
20
yıl önce T.C Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ve Kamer İnşaat arasında
imzalanan, yok hükmünde bir protokolün usulsüz tadilatıyla aldığınız
ruhsatla başladığınız hafriyat, yıkım söküm vb. gibi geri dönülmez
zararlara neden olabilecek, kamu yararına aykırı işlemlere derhal son
veriniz.
İstanbul
ve Beyoğlu'nun nadir kalmış kamusal alanlarından olan ve toplum adına
korumak ve kollamak için tarafınıza emanet edilmiş bulunan kültür
varlığı yapılarımızı ve bugün acımadan yıktığınız Emek Sineması'nı;
evrensel koruma ilkelerine uygun bir restorasyon projesi hazırlayarak
asli işleviyle acilen toplum hizmetine sununuz.
Ayrıca
Sulukule'de, Tarlabaşı'nda, Fener-Balat-Ayvansaray'da ve şimdi de Emek
Sineması'nda son derece can yakıcı sonuçlar görmeye başladığımız bu
mimarlık, kültür, tarih ve hukuk katliamına; İstanbul'u İstanbul yapan
tarihi ve kültürel değerlerin meta olarak görülmesine; kamusal ve
kentsel alanların iktisadi enstrümanlar olarak yerli ve uluslararası
sermayenin emrine sunulması politikalarına derhal son veriniz.
Emeği
ve yıkım sürecini unutacaklar diyenler yanılıyorlar. Kentimize,
emeğimize, mesleğimize ve değerlerimize yapılan hiç bir saldırıyı
unutmadık unutmayacağız ve sonuna kadar takipçisi olacağız.''
HABER: ntvmsnbc.com